Köz Wikia

YELBÜKEN MUHAFIZLARI (Tekke)[]

Giriş[]

Yelbüken Muhafızları (Tekke), yaklaşık 100 yıl önce Aydınlanmışlar Loncası'ndan ayrılan bilge Omnas tarafından kurulmuştur. Omnas, Yelbüken’in çeşitli bölgelerinden topladığı bilgiler ışığında Lonca'nın klasik anlatılarında eksiklikler ve yanlışlıklar olduğunu fark etmiş ve diğer Aydınlanmışlar ile yaptığı uzun tartışmalar sonucunda loncadan ayrılmıştır. Ancak bilimin ve bilginin Yelbüken'deki herkesi aydınlatması gerektiği fikri baskın geldiğinden, Lonca ile bilgi paylaşımını sürdürmüştür. Bu gelenek zamanla güçlenerek, bilgi ağının genişlemesine katkıda bulunmuştur.

Tekke’nin merkezi tam olarak bilinmemekle birlikte, birçok yerde yerleşkeleri bulunmaktadır ve müritler bilgi toplamak için çoğunlukla seferidir. Gittikleri yerlerde sempatizanlar ve müritler toplayarak, çocukların en iyi şekilde yetiştirilmesini sağlarlar. Zengin ve nüfuzlu kişiler de isimlerini gizli tutarak tekkeye bağışta bulunurlar.

Tarihçe ve Genel Bilgi[]

Kuruluş tarihi tam bilinmemekle birlikte yaklaşık 100 yıl önce, Aydınlanmışlar Loncası’nda saygıdeğer bir kimse olan Omnas’ın loncadan ayrılmasıyla esas faaliyetlerine başladığı bilinmektedir.

Omnas Yelbüken’in çeşitli bölgelerinden topladığı bilgiler ışığında Lonca merkezine döndüğünde klasik anlatının aslında eksiklikler ve yanlışlıklar bulunduğunu fark etmiştir. Lonca’nın ileri gelenleriyle yaptığı uzun ve sert teorik, tarihsel tartışmalardan sonra loncadakilere “muhafazakârlar!” diyerek Lonca’dan ayrılmıştır. Bundan sonra araştırmalarına onu takip edenlerle birlikte ayrı bir şekilde devam etmiştir.

Bilimin ve bilginin Yelbüken’deki herkesi aydınlatması gerektiği, çünkü kurtuluşun ancak bu şekilde olacağı yönündeki fikri baskın geldiğinden Lonca ile bağlantısını koparmamıştır ve hatta kendi argümanlarının kabul görebilmesi için bulduğu bilgileri Lonca ile paylaşmaya devam etmiştir. Lonca da araştırmalara katkısından dolayı Omnas’la bilgi paylaşımını sürdürmüştür. Bu gelenek zaman içerisinde değişmemiş, hatta bilgi ağı zamanla güçlenmiştir.

Tekke’nin merkezi tam olarak bilinmemekle birlikte birçok yerde yerleşkeleri bulunmaktadır, ancak müritler bilgi toplamak için çoğunlukla seferidir.

Tekke gittiği yerlerde sempatizanlar ve müritler toplar. Hatta öyle ki pek çok kimse çocuklarının en iyi onlar tarafından yetiştirileceğini düşünerek tekkeye çocuklarını emanet ederler. Zengin ve nüfuzlu kişiler ise isimlerini açık etmeksizin tekkeye bağışta bulunurlar.

Amaçları[]

Bilim ve Bilginin Yayılması:

  • Yelbüken’de bilimin ve bilginin herkesi aydınlatması gerektiğine inanırlar. Kurtuluşun ancak bu şekilde olacağına dair inançları Lonca ile bilgi paylaşımlarını sürdürmelerini sağlar. Bilgiyi yaymak ve doğru bilgiye ulaşmak temel amaçlarıdır.

Ahlak ve Adaletin Sağlanması:

  • Toplumun ahlakını düzeltmek ve yozlaşmış sistemi değiştirmek için çalışırlar. Tanrıların sevgisini ve inayetini tekrar kazanmak için eski metinlerdeki ve kutsal kitaplardaki kurallara dönülmesi gerektiğine inanırlar.

Doğaüstü Olayların Araştırılması:

  • Doğaüstü olayların sebeplerini araştırarak bu olayları ortadan kaldırmayı amaçlarlar. Kıyametin gelmemesi için bu olayların nedenlerini ortadan kaldırmak gerektiğine inanırlar.

Doğru Ahlakın Yayılması:

  • Misyonerlik çalışmaları yaparak, vaazlar vererek ve halka doğru yaşam tarzını öğreterek doğru ahlakı yaymayı hedeflerler.

Alametlerin Anlaşılması:

  • Gökcisimlerinden ve kahinlerden gelen haberlerle kıyamet alametlerini erken fark etmeye çalışır, bu bilgiye dayanarak gerekli önlemleri almaya çalışırlar.

Eski Metinler ve Gizli Anlamların Çözümlenmesi:

  • Eski metinler, masallar ve halk şarkılarında gizlenmiş anlamları çözerek gelecekte neler olacağını anlamaya çalışırlar. Bu bilgiler ışığında stratejilerini belirlerler. (Ebcet hesabı)

Geçmiş Medeniyetlerin Çöküşünden Ders Çıkarılması:

  • Geçmiş medeniyetlerin Tanrıları kızdırdığı için çöktüğüne inanır ve bu hataları tekrar etmemek için geçmişten ders çıkarmayı savunurlar.

Tekkenin İnançları ve Uygulamaları:[]

Hakiki Sargas Tarihi:[]

Tekke Sargas’a dair anlatılan genelgeçer tarihin yanlış olduğunu savunur. Onlara göre gerçek Sargas Tarihi şu şekildedir:

Sargaslılar ejderhaların etkisini yok edememiştir, aslında ejderhalar neden olduğu bilinmez bir şekilde Yelbüken kıtasını terk etmişlerdir. Ejderhaların terk edişinden kısa bir süre sonra ilk kıyamet alametleri görülmeye başlamıştır. Sargaslılar bu alametleri engellemek ve hatta durdurmak için Tanrıların inayetini tekrar kazanmak için yeniden inşa hareketine başlamışlardır. Tanrılar için tapınaklar, düzgün ve gelişmiş şehirler inşa etmiş, halkın refahını sağlamaya çalışmışlardır. Bilimi geliştirerek halkı doğru ahlaka sevk etmeye çalışmışlardır.

Ancak Sargas büyüdükten bir zaman sonra yozlaşmalar ve bozulmalar tekrardan başlamıştır. Bu bozulmaları gören bilge Sargaslılar bunların ilk alametler olduğunu fark ederek geri çekilmeyi başlatmışlardır. Sargaslılar çekildikten sonra insanlar bölünmeye ve iktidar için savaşmaya başlamışlardır, çıkarları ve hırsları uğruna birbirlerine düşmüşlerdir (Tekkenin inancına göre ilk büyük alamet de budur). İktidar savaşlarının ortasında kalan insanlar da zamanla bencil, ahlaksız ve hilekar kimselere dönüşmüşlerdir. Zamanla yönetimde de yozlaşmalar başlamıştır.

Monos Destanı işte bu alametlerin en çok görülmeye başladığı zamanı anlatmaktadır. Monos isimli kurtarıcı büyük alametleri ortadan kaldırmak için birlik ve beraberliği sağlamıştır. Ancak Monos’tan kısa süre sonra bozulmalar tekrar başlamıştır.

  1. Ahlak Bozulması ve Tanrıların Gazabı:
    • Tekke, insanların ahlaki yozlaşmasının Tanrıların gazabını çektiğine,
    • Ahlakı ve yozlaşmış sistemi düzelterek Tanrıların sevgisinin ve inayetinin tekrardan kazanılabileceğine,
    • Eski metinlerdeki ve kutsal kitaplardaki kurallara ve yasalara dönülerek dünyanın kurtarılabileceğine inanırlar.
  2. Ahlak ve Sistemi Düzeltme:
    • Toplumun ahlakını düzeltmek bu kurallara uymayanlar önce rehabilite edilerek doğru ahlaka dönmeleri sağlanmalıdır, eğer olmuyorsa sert şekilde cezalandırılmalıdır ki toplum günahlardan ve yozlaşmadan temizlenebilsin. (Ceza, Tanrı tarafından tüm Yelbüken’e felaket gönderilmeden verilmelidir ki Tanrıların güveni tekrar kazanılsın).
    • Yeni ahlakın ve yasaların bozuk olduğunu, doğru ahlakın ve yasaların Tanrıların metinlerinde geçen emirler olduğunu savunurlar.
    • Ayrıca, bazıları kamuya açık olacak bir şekilde, dini ritüeller ve törenler düzenleyerek Tanrıların inayetini kazanmayı amaçlarlar.
  3. Doğaüstü Olayların Araştırılması:
    • Cemaat, doğaüstü olayların sebeplerini araştırarak bu olayları ortadan kaldırmayı amaçlar. Sebepler ortadan kalkarsa kıyametin de gelmeyeceğine inanırlar.
    • Suçluları, zanileri bulundukları şehrin yasalarına yeterince güveniyorlarsa oranın yargısına teslim etseler de doğru ahlak ve kuralları kendilerinin taşıdığını bildiklerinden en doğru ve adil yargılamanın da kendilerince olacağını düşünürler.
  4. Doğru Ahlakın Yayılması:
    • Tekke, doğru ahlakı yaymak için misyonerlik çalışmaları yapar, vaazlar verir ve halka doğru yaşam tarzını öğretmeye çalışır.
  5. Alametleri Anlamak:
    • Gökcisimlerinden ve kahinlerden gelen haberlerle kıyamet alametlerini erken fark etmeye çalışırlar. Bu bilgiye dayanarak, gerekli önlemleri almayı ya da olayı çözümleyerek sebeplerini ortadan kaldırmayı hedeflerler.
  6. Eski Metinler ve Gizli Anlamlar:
    • Eski metinler, masallar ve halk şarkılarında gizlenmiş anlamları çözerek gelecekte neler olacağını ya da yaşanan bir olayı çözümlemeye ve anlamaya çalışırlar. Bu bilgiler ışığında stratejilerini belirlerler.
    • Bölgede kâhin, bilge vb. olarak adlandırılan biri varsa onun yol göstericiliğine inanırlar.
  7. Geçmiş Medeniyetlerin Çöküşü:
    • Cemaat, geçmiş medeniyetlerin de Tanrıları kızdırdığı için çöktüğüne inanır ve bu hataları tekrar etmemek için geçmişten ders çıkarılması gerektiğini savunurlar (Örn. Sargas’ın da bu nedenle yok olduğu inancı).
    • Sargas’tan da eski bir medeniyetin bulunduğu bir kıtada aynı yıkımın yaşandığı ancak birilerinin kalmış olduğuna dair bir inanç da mevcuttur. Bunun için Yelbüken’de gezen bazı müritler bu kıtanın da yerini tarif ettiğine rivayet edilen Nüma-i Cihan kitabının ve içindeki haritanın peşindedirler. Bu kitap ayrıca daha önce yaşanan kıyamete dair kadim bilgiler de içermektedir. Yelbüken’in tüm sırlarının bu kitapta olduğu düşünülmektedir.

Tekkenin Örgütlenmesi ve Yapısı:[]

Liderlik:[]

Tekkenin başında karizmatik bir lider, Hıfz-ı Cihan, bulunuyor. Bu lider, Tanrıların iradesini en iyi şekilde anlayıp yayan kişi olarak görülüyor.

Hiyerarşi:[]

Cemaatin sıkı bir hiyerarşik yapısı vardır. Herkesin belirli görevleri ve sorumlulukları bulunuyor. Temel yapılanma şu sırayla gider: Hıfz-ı Cihan, Fedai, Mürit, Derviş.

Hıfz-ı Cihan: Lider, manevi rehber, bütün ayinleri ve ritüelleri yürütebilme yetkisine sahiptir. Bu lider seçiminde cinsiyet fark etmez. Kişinin isminden çok bu konumdaki kişiye verilen genel isimdir. Bir kişi Hıfz-ı Cihan olmayı başardıysa artık kendi adını bırakır, tekkedekiler de ona eski ismiyle seslenmezler. Şu an cemiyetin başında olan kişi yıldızların ilmine kadir olduğu için alametleri ve görünecekleri yerleri önceden tahmin edebilme, alametlerin sebeplerini anlayabilme ve en yüce tanrısal yetenek olan hitabet yeteneği sayesinde bu mertebeye ulaşmıştır.

Yaşı, gerçek ismi, mahlası ve hatta neye benzediği bilinmiyor çünkü kimin Hıfz-ı Cihan olduğu yalnızca tekkedekiler tarafından bilinir ve dışarıda bu kişiye asla bu şekilde seslenilmez. Olur da halka karışacak olursa seçtiği bir mahlasla ona seslenilir.

Hıfz-ı Ziya: Fedailerin lideri olan bu kişi, bir önceki liderin el vererek ya da diğer fedailer arasındaki yarışmalarda kendini göstererek seçilir. Hıfz-ı Ziya kişinin rütbesidir. Hıfz-ı Cihan’daki gibi fedai ismini kaybetmez. Önemli görevlerin çoğuna liderlik eder, onun dışında Hıfz-ı Ziya’nın yanındadır ve onun korunmasının baş sorumlusudur.

Fedai (Muhafız): Tekkenin ve Hıfz-ı Cihan’ın savunmasından ve korunmasından sorumlu kişilerdir. Başlarında Hıfz-ı Ziya bulunur. Bu lider seçiminde cinsiyet fark etmez (Elbette Hıfz-ı Cihan’ın korunması ve savunulmasından herkes sorumludur).

Mürit: Belli bir eğitim seviyesindeki tekke üyeleridir. Her mürit 5 dervişten sorumludur. Ayin ve ritüelleri yönetme yetkileri ancak 5. yıldan sonra kazanılır. Hitabet sanatında ustalaşmış olanlar halka vaaz verebilirler. Bu kişilerin seçiminde cinsiyet fark etmez.

Derviş: Tekkeye mensup olan sıradan kişilerdir. Bu kişiler basit görevler (at beslemek, bahçıvanlık, aşçılık, alışveriş vb. işler) yaparlar. Aynı zamanda halktan bilgi toplama görevi de bu gruptadır.

Eğitim ve Öğretim:[]

Tekke, her üyesine okuma yazma ve temel seviyede ilim dersleriyle doğru ahlakı ve yasaları öğretmeyi hedefler. Çocuklar daha çok küçük yaşta zeka ve yeteneklerine göre yönlendirilirler.

Zeki ve parlak çocuklar daha büyük alimler olması için eğitilir.

İlime ilgi duymayan gürbüz çocuklara fedai olmaları için koruma ve silah eğitimi verilir. Ancak temel bilgileri ve kuralları bilmeleri beklenir.

Disiplin ve Cezalandırma:

Kurallara uymayanlar sert şekilde cezalandırılır. Bu hem iç disiplinin sağlanması hem de dışarıya güçlü bir mesaj verilmesi için asla çiğnenmeyen bir kuraldır.

Temel Kurallar:[]

  1. Hıfz-ı Cihan’ın kimliği asla açık edilmemelidir ve daima dışarıdaki tehditlerden ve hatta dostlardan korunmalıdır.
  2. Ahlak kurallarından ve tekke yasalarından başka bir ilke ve amaç benimsenmemelidir.
  3. Tekkenin amaçları en üstün amaçlardır. Bu amaçtan sapanlar Tanrılardan önce cezalandırılmalıdır.
  4. Herkes ilim ve okuma öğrenmelidir. Hitabet konusunda kendisini geliştirmelidir.
  5. Yozlaşmış yöneticiler yüzünden cahil bırakılmış halk doğru ahlak ve yasalar hakkında bilgilendirilmelidir. Bu bilgilerin yayılması sağlanmalıdır.
  6. İbadetler aksatılmamalıdır (Bu kural ancak ve ancak eğer kişi araştırma üstündeyse ya da ilim için kendini adamışsa zaten en yüksek ibadeti gerçekleştiriyor kabul edildiğinden bozulabilir).
    1. Günlük ibadetler:
      1. Gün doğumunda kalkma ve yüce ışık, yaşam kaynağı aynı yerden doğdu diye dualar okuma,
      2. Günde 3 kez ilmî metinleri okuma,
      3. Öğlen gölgeye çekilip en az bir dua okuma,
      4. Gün batımında yüce ışığı uğurlama ayinine katılma,
      5. Yatmadan önce gün içinde yaşananları defterine not etme – okuma yazma bilinmiyorsa bir üstüne gidip anlatma.
    2. Temel yasaklar:
      1. Açlıktan ölünmüyorsa at eti yenmez,
      2. Hiçbir yazılı metin yakılmaz, atılmaz, kirletilmez, kirli yerde bırakılmaz,
      3. Ahlaksız ya da adaletsiz bir olaya, duruma karşı sessiz kalınamaz,
      4. Ahlaklı ya da adil olmayan biri yargılanmadan bırakılamaz.
    3. Yıllık ibadetler:
      1. Yelbüken’e yayılmış tüm tekke üyeleri yılın belli bir zamanında buluşarak ellerindeki bulguları paylaşırlar. (Bunun yeri ve zamanı Hıfz-ı Cihan’a yıldızlardan gelen bilgi aracılığıyla her sene belirlenir).
    4. Temel cezalar (her (7) günaha karşı bir ceza vardır, cezalar Hıfz-ı Ziya tarafından belirlenir.)

NPC’ler[]

Derviş Frederick: Oldukça yaşlı olan -yaşını tahmin edebilene ufak hediyeler vermektedir- bu adam tekkenin temel işlerini (alışveriş, temizlik gibi) görür. Sosyal, güleryüzlü, komik denebilecek şakalar yapan, işbilir bir adamdır. Gidilen bölgede halkla ilk teması yaparak tekkeyi tanıtan genelde odur. Bunu görevi olduğu için değil, halka en çok karışan kişi olduğu için yapar.

Bir zamanlar açık kumral olduğu düşünülen, çoğu ağarmış uzun saçları vardır. Yaşından büyük görünmektedir, ancak aslında 35 yaşındadır. Biraz kamburu çıkmış, 162 boyunda, zayıf, elleri vücuduna göre oldukça büyük olduğu için dikkat çekicidir. Şakacı bir tonda konuşur, genelde keyiflidir ve neşelidir. Mürit Isabella ile evlidir ve iki çocukları vardır (Bu çocuklar şu an başka bir göreve gönderilmişlerdir. O nedenle kasabada değillerdir). Büyük büyük babasından (Sigmar, Hıfz-ı Ziyalık yapmıştır) beri tekkeye bağlılığı olan bir aileden gelir. Tekkede büyümüştür. Parlak bir zekadan ziyade sosyal bir karaktere sahip olduğu için kıdem sahibi değildir. Hırslı biri değildir, ancak onuruna düşkündür.

Mürit Isabella: Hitabet ve şifa konusunda uzmanlaşmıştır. Frederick’in yanında oldukça genç durur. Tekkede büyümüş ve yetişmiştir. Tekkedeki genel beklentinin aksine kendinden düşük kıdemdeki biriyle evlenmiştir; bu evliliğe başta karşı çıkanlar olsa da Tanrılar önünde kıdemlerin ve unvanların olmadığını savunarak bunu kabul ettirmiştir.

Sarışın, 20’lerinin ortasında, balıketli, 165 boyunda bir kadındır. Sevecen ve ilgili konuşmasına rağmen sessiz biri olmasından dolayı bazen soğuk biri gibi anlaşılabilir.